DİYETTE DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR
BAŞKAN ÖZDOĞAN: “HALİT ÖZKAYA KÜTÜPHANESİYLE GENÇLERİMİZİN GELECEĞİNE YATIRIM YAPIYORUZ”
Dünya genelinde Çin’in Wuhan şehrinde 31 Aralık 2019’da ortaya çıkan Korona (Covid-19) virüsü kısa sürede tüm dünyada yaygın bir virüs haline geldi. Dünyamız İkinci Dünya Savaşı sonrası görülen en büyük küresel kriz ile karşı karşıya kalmıştır. Zaten kötüye giden ekonomik koşullar, ortaya çıkan bu salgının etkisiyle daha da kötüleşmiştir. 10 Mart 2020 tarihinde ülkemizde ilk kez rastlanan vaka ile birlikte artık Türkiye’de korona ile tanışmış oldu. Eğitim faaliyetlerini, sosyal yaşam faaliyetlerini, sağlık faaliyetlerini, ekonomik faaliyetleri, işletmelerin çalışma faaliyetlerini ve birçok yaşam standartlarını kısıtlamaya zorlayan virüs hayatı tam anlamıyla olumsuz etkiledi. İç işleri Bakanlığınca yayınlanan genelgeyle; Tiyatro, sinema, gösteri merkezi, konser salonu, nişan ve düğün salonu, çalgılı lokantalar, kafe, kıraathane, kafeterya, taverna, kır bahçesi, internet salonu, nargile salonu, her türlü oyun salonları, her türlü kapalı çocuk oyun alanları, çay bahçesi, dernek lokalleri, lunapark, yüzme havuzu, hamam, kaplıca, masaj salonu, SPA ve spor merkezlerinin faaliyetleri geçici süreyle durdurulmuştur.
Devletlerin en önemli kaynaklarından birisi de ekonomileridir. Bunun yanı sıra her işletme ekonomik güçle beslenmektedir. Ülke geneline baktığımızda birçok işletme makinelerini durdurmuş, KOBİ’ler dükkânlarını ve şirketlerini kapatmışlardır. Faaliyetlerini durduran işletmelerden bazıları maliyetlerini azaltmak üzere işçi çıkarmaya başlamışlardır. Devletin sunduğu ekonomi paketleri çerçevesinde başvurular yapılarak işçi çıkarmayan işletmeler ücretsiz izin ödeneğinden faydalanarak çalışanlarına maaş ödemeleri yapmışlardır. Salgının ilk zamanlarında ise devlet kaynaklarından 1 Milyar Türk Lirası destek açıklanmıştır. Aynı zamanda “Biz Bize Yeteriz” kampanyasıyla yaklaşık 2 Milyar Türk Lirası toplanmıştır.
Koronavirüs'ün ilk çıkışından bu yana oluşturacağı ekonomik etkileri temelde önemli olan iki stratejiyle analiz etmek doğru olacaktır. Bunlar sıkı izolasyon ve sürü bağışıklığına dayalı stratejilerdir. Sıkı izolasyon stratejisi aktif hayattan çekmeyi gerektirdiği için ekonomik maliyeti diğerine göre çok daha yüksektir. Dolayısıyla sıkı izolasyon stratejisini uygulamaya koyan ülkeler büyük bir bütçeyi bu mücadelenin ekonomik etkilerini hafifletmek için kullanmak durumundalar. Buna karşılık, sürü bağışıklığına dayalı strateji yaklaşımı diğerine göre düşük izolasyon öngördüğünden ekonomik işleyişi yavaşlatmamayı öngörmektedir. Kısaca ifade etmek gerekirse, hastalıkla mücadele performansı (daha az ve zamana yayılmış hasta sayısı ve daha az kayıp) ile ekonomik performans arasında bir ödünleşme ilişkisi bulunmaktadır.
Covid-19 salgını sonrasında hane halklarının gelirleri üzerinde ki etkisi de büyük önem taşımaya başlamıştır. Hanede çalışan sayısı düşerek gelir kıtlığı ortaya çıkmıştır. İstihdam oranının ve doğal olarak bağımlılık oranının sırasıyla yüzde 40 ve yüzde 30’a kadar düşmesinin beklenmesi mümkündür. Yani istihdam edilenlerin ortalama olarak bakmakla yükümlü oldukları nüfus bir hayli yükselmektedir. Diğer yandan yaşanan şokun istihdama bağlı tüm gelir türlerinde meydana getirdiği etkiler dikkate alındığında ve diğer gelirlerin değişmediği varsayımı ile hane halklarının önemli bir gelir kaybına uğradıkları ancak gelir dilimleri üzerindeki etkinin farklılaşması nedeniyle gelir dağılımının bozulduğu gözlemlenmektedir.
Tüm bu olumsuz etkilerin bir an önce bitmesini ve yeniden normal hayata geçiş sürecinin gelmesini hepimiz beklemekteyiz.
Bu vesile ile okurlarımıza hayırlı ramazanlar diler, saygılarımı sunarım.
Fatih Bayram